13 Haziran 2010 Pazar

Bilinçaltı Genelevi

“Daha çok” pekiştirmesiyle güdümlenmiş yeniçağ toplumuna hoş geldiniz.
Lüzum edeni yapmaktan, hissedilenin yapılmasının unutulduğu, perspektifi bozulmuş yaşantılayışlarla doludur burası.
Malum, internet çağı.
Yaptığımız her işlemde hayatınızın bir envanterini isteyen siteler, gün gelecek vazgeçilmeziniz olacak.
Görmeden alışveriş yapacak, yüz yüze iki kelamı esirgediklerinizden “slm”ı eksik etmeyecek, sokakta görmeden geçip gittiğiniz açları bir “tık”la doyurma manifestoları döktüreceksiniz.
Dokunmadan seveceksiniz.
Düşlemsel tiyatrolar.
Sizi yalnızlaştıranın sorumlusu kendisi değilmiş gibi, sistem size yalnızlıktan kurtulmanızı önerecek en müstehcen haliyle.
Kapılar açacak, seçenekler sunacak. Ekran gözünün optik yanılgısı içinde bir girdaba çekecek sizi vaatleriyle.
En kırmızı aşk.
En acar partnerler.
En yetkin cinsellik.
Sözcüklerle sahip çıkmaya çalıştığımız sanal dünya burası.
Belki de en şefkate ihtiyaç duymuş halimizle buradayız.
“Beni sevdiğini söyle”
Başarısızlıklarla, hayal kırıklıklarıyla dolu bir geçmişin telafisi için gelenlerimiz de var elbet. Ama bilhassa meraktan çabamız.
“Hep daha fazlası” propagandalarıyla cilalanmış en ilkel yüzümüzle buradayız.
Bilinçaltı genelevi.
Hoş geldin id.
Seni tatmin etmek için uğraşıyoruz tüm gücümüzle.
Ya hayal kırıklıkları?
Burada insan pek hayal kırıklığına uğramaz. İndirgenmiş ve kısıtlanmış tüm dürtüler, anonim bireylerde hayat bulur.
Otonom sinir sisteminin parçası olan davranışlar gibi, kişisel yaratımlar kol gezer.
Güzelim, güzelsin, güzeliz.
Olasılığın sınırlarını kim belirliyor ki burada? İstediğiniz kişi olmaya geldiğimiz bu dünyada elbet maskelerinizi beğendirebileceğiniz birileri vardır.
Zapturapt altına almak zorunda kalmayacağınız her türlü cinsel arzunuzla, aniden tedavüle girmiş hissiyatınızın birleştiği, neyi imlediği belirsiz vurgularla seyirci toplayan cinsellik vurgulu sitelere hoş geldiniz.
Hayallerini, cinsel arzularını sosyal baskıdan uzakta dillendirebileceğin yer.
Bu koca hayat mizanseninde, değişik deneyimler yaşamak isteğinde kavrulan ruhunun, heyecan arayışı içinde geldiği bir durak.
Fantezilerinizi daha az aşınmış sıfatlarla etkileme sanatı çoğunluk tarafından bilinir.
Birbirlerini seven çiftlerin birleşmesinden ziyade bir güç gösterisine dönüşmüş cinsellik, tüm terminolojisiyle burada.
Karşılaştırma ölçütü.
Yarış aracı.
İlişkiniz açmaza sardığında, fantezileriniz ağır gelmeye başladığında. Ve hatta hayatın dışına itildiğinizde, bir tür beceriksizlikle…
Herkes ve hiç kimse olunabilen yer burası.
Sahip olduğun tüm çalıntı mimiklerini sıyırıp atabildiğin yer.
Oysa tatminkar görünmek zorundasın sevişirken. Zaferinin erguvani bir şerefle aydınlatılmasını beklersin.
Yorucudur tanıdığın, sevdiğin birini yarım kalmış görmek.
Yarım kalmışlıklarını saklamak da kolay değildir hani, bilirsin.
Kendini anlatmaya çabalamaktan ziyade, seni anlar görünenlerle vakit geçirmek işine gelir belki.
Kim olduğu da fark etmez çoğumuz için.
Acar bir kandırılmışlık duygusu benliğini sarana kadar dolanır durursun bu girdapta.
Ve artık sanal bir gezginsin.
Çok fazla utandığından mı burada bu güruh? Yoksa en iyi maske kendi yüzümüz olduğundan mı?
“Bana bu yapıldı” edilgenliğinin, “ben bunu yaptım” etkenliğine dönüştürülmesi vaadini almıştır kişi çünkü.
Oysa başarısızlıkların ve mutsuzlukların etkeni olmak ister mi ki kişi?
İnsanoğlu… Her türlü kılıfını çıkaracak derinlerden, savunma mekanizmalarından…
Aldatmak saymayacak “sanal seks”ini.
Dokunmadan sevişecek.
Aldatmaksızın.
Zevk düzleminin açısını biraz değiştirerek ulaştığın yerdir burası.
“Kimsesiz”leşmeden “yalnız”laştığın yer…

-psikeart-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder