20 Ekim 2010 Çarşamba

Kan Krizi

...delilere hala özenebilirim...suskunlara...içimi hala dökebilirim...duvarlara...bunalımı sevmiyorum...ama...kan görmek iyi geliyor...bana...

1 Ekim 2010 Cuma

30 Eylül 2010 Perşembe

Her şey bitti!


Bir parça aşk istemiştim bir zamanlar,vereceğin aşka sokayım ben.Bu saatten sonra gelen aşkın da içine sıçayım ayrıca.
Herkes görmesin videoyu çok da gerekli değil.

23 Eylül 2010 Perşembe

Başka Hayatlar Düşlemek

Geceyarısı uyanmak,Ay'a bakmak yanında hala arsızca parlayan o yıldızı görmek,mide ağrısına rağmen bi kahve yapmak,usanmak,bıkmak,konuşamamak...


















20 Eylül 2010 Pazartesi

13 Eylül 2010 Pazartesi

8 Ağustos 2010 Pazar

Daha derine...

...bırak...

...kendini...

8 Temmuz 2010 Perşembe

Gerhard Richter & Jacques Prevert

Gerhard Richter yağlıboyayla fotoğrafı bir potada eritirken Jacques Prevert yıllar önce göstermiş bize göreceğimiz rüyaları...
Gerhard Richter
Jacques Prevert

7 Temmuz 2010 Çarşamba

20 Haziran 2010 Pazar

Benden uzakta söyle şarkılarını...

Burada güneş doğuyor zaten...

Bat for Lashes from Adam Bracegirdle on Vimeo.

...artık uyumam gerek...

13 Haziran 2010 Pazar

Bilinçaltı Genelevi

“Daha çok” pekiştirmesiyle güdümlenmiş yeniçağ toplumuna hoş geldiniz.
Lüzum edeni yapmaktan, hissedilenin yapılmasının unutulduğu, perspektifi bozulmuş yaşantılayışlarla doludur burası.
Malum, internet çağı.
Yaptığımız her işlemde hayatınızın bir envanterini isteyen siteler, gün gelecek vazgeçilmeziniz olacak.
Görmeden alışveriş yapacak, yüz yüze iki kelamı esirgediklerinizden “slm”ı eksik etmeyecek, sokakta görmeden geçip gittiğiniz açları bir “tık”la doyurma manifestoları döktüreceksiniz.
Dokunmadan seveceksiniz.
Düşlemsel tiyatrolar.
Sizi yalnızlaştıranın sorumlusu kendisi değilmiş gibi, sistem size yalnızlıktan kurtulmanızı önerecek en müstehcen haliyle.
Kapılar açacak, seçenekler sunacak. Ekran gözünün optik yanılgısı içinde bir girdaba çekecek sizi vaatleriyle.
En kırmızı aşk.
En acar partnerler.
En yetkin cinsellik.
Sözcüklerle sahip çıkmaya çalıştığımız sanal dünya burası.
Belki de en şefkate ihtiyaç duymuş halimizle buradayız.
“Beni sevdiğini söyle”
Başarısızlıklarla, hayal kırıklıklarıyla dolu bir geçmişin telafisi için gelenlerimiz de var elbet. Ama bilhassa meraktan çabamız.
“Hep daha fazlası” propagandalarıyla cilalanmış en ilkel yüzümüzle buradayız.
Bilinçaltı genelevi.
Hoş geldin id.
Seni tatmin etmek için uğraşıyoruz tüm gücümüzle.
Ya hayal kırıklıkları?
Burada insan pek hayal kırıklığına uğramaz. İndirgenmiş ve kısıtlanmış tüm dürtüler, anonim bireylerde hayat bulur.
Otonom sinir sisteminin parçası olan davranışlar gibi, kişisel yaratımlar kol gezer.
Güzelim, güzelsin, güzeliz.
Olasılığın sınırlarını kim belirliyor ki burada? İstediğiniz kişi olmaya geldiğimiz bu dünyada elbet maskelerinizi beğendirebileceğiniz birileri vardır.
Zapturapt altına almak zorunda kalmayacağınız her türlü cinsel arzunuzla, aniden tedavüle girmiş hissiyatınızın birleştiği, neyi imlediği belirsiz vurgularla seyirci toplayan cinsellik vurgulu sitelere hoş geldiniz.
Hayallerini, cinsel arzularını sosyal baskıdan uzakta dillendirebileceğin yer.
Bu koca hayat mizanseninde, değişik deneyimler yaşamak isteğinde kavrulan ruhunun, heyecan arayışı içinde geldiği bir durak.
Fantezilerinizi daha az aşınmış sıfatlarla etkileme sanatı çoğunluk tarafından bilinir.
Birbirlerini seven çiftlerin birleşmesinden ziyade bir güç gösterisine dönüşmüş cinsellik, tüm terminolojisiyle burada.
Karşılaştırma ölçütü.
Yarış aracı.
İlişkiniz açmaza sardığında, fantezileriniz ağır gelmeye başladığında. Ve hatta hayatın dışına itildiğinizde, bir tür beceriksizlikle…
Herkes ve hiç kimse olunabilen yer burası.
Sahip olduğun tüm çalıntı mimiklerini sıyırıp atabildiğin yer.
Oysa tatminkar görünmek zorundasın sevişirken. Zaferinin erguvani bir şerefle aydınlatılmasını beklersin.
Yorucudur tanıdığın, sevdiğin birini yarım kalmış görmek.
Yarım kalmışlıklarını saklamak da kolay değildir hani, bilirsin.
Kendini anlatmaya çabalamaktan ziyade, seni anlar görünenlerle vakit geçirmek işine gelir belki.
Kim olduğu da fark etmez çoğumuz için.
Acar bir kandırılmışlık duygusu benliğini sarana kadar dolanır durursun bu girdapta.
Ve artık sanal bir gezginsin.
Çok fazla utandığından mı burada bu güruh? Yoksa en iyi maske kendi yüzümüz olduğundan mı?
“Bana bu yapıldı” edilgenliğinin, “ben bunu yaptım” etkenliğine dönüştürülmesi vaadini almıştır kişi çünkü.
Oysa başarısızlıkların ve mutsuzlukların etkeni olmak ister mi ki kişi?
İnsanoğlu… Her türlü kılıfını çıkaracak derinlerden, savunma mekanizmalarından…
Aldatmak saymayacak “sanal seks”ini.
Dokunmadan sevişecek.
Aldatmaksızın.
Zevk düzleminin açısını biraz değiştirerek ulaştığın yerdir burası.
“Kimsesiz”leşmeden “yalnız”laştığın yer…

-psikeart-

7 Haziran 2010 Pazartesi

Rüya Dua/Ayüfleyen

Iris'e...

Glen Hansard/Marketa Irglova - If You Want Me .mp3
Found at bee mp3 search engine
patlarken karagüneş ayın arkasına saklanıp korkudan
kendi öfkesini sakınır kamaşan gözlerden,gündüz sözüyle
ve söner tek bir nefesle tüm mumlar geceye
ve gökyüzüne dönen her yüz harman yerine döner tekrar
ve bilirim ki gök ona dönen her yüzle yüzyüze,
yalnız yüzü,yüze dönen yalnızlar bilir
parantez aç yalnızlık çok zor parantez kapa

ayın aynıyım yeryüzünde
aynımın aynasıyım anlamadan anın adımı
güneş yakan yaşlarını dök üzerime
ağlamam gözlerim nuh tufanından emanet kabrime
"kızıl,yakar rüyalarını!" unutma bunu kızım
gölgeler kapaklanır gölgelerin üstüne
gölgenin gölgesi sahihtir azbuçuk
ah didar,irem,sude
adım,adım,
adın,adımız
herşey sahte
düş şimdi(...)!
herşey sahte...

6 Haziran 2010 Pazar

Kaosla dans

Ruh Göçü

 Huzura...
Atlıkarıncalar,müzik kutuları,şekerlemeler,pastel boyalar,düşler...

Olmayan geçmişin acısı...

Çanlar ve rüzgar gülleri,yolculuk devam ediyor...
Başını kaldırma,gözlerini kapa...
Şimdi acıtmaya başlayacak...

Aydınlığın Tohumu

17 Nisan 2010 Cumartesi

9 Nisan 2010 Cuma

Gecenin Sarışın Ruhu

Bu defa 3ü 1 arada:Piyano, Stylophone ve Tenori-on bir de tabii okeye dördüncü Victoria...

5 Nisan 2010 Pazartesi

Susup dinlesek yalnızca...

Videodaki kolaj öğesi benim Flunk'u daha bir sevmeme neden oldu...

 Öncelikle ekşi sözlük'ten bir iki kelamı aktarmak istiyorum zira çok hoş şeyler söylemişler:
""birgün olacak, o sabah sağlıklı olarak bembeyaz çarşaflarda ve güneş ışığının doldurduğu ama size vurmadığı bir odada uyanacaksınız, uyandığınızda dışarıda araç sesi, sabahın köründe sizi arayan müşteri, çalışmanız gereken sınav, yetişmeniz gereken otobüs, yetiştirmeniz gereken proje iş vs. olmayacak hatta gelecek zaman içinde de olmadığını bilecekseniz, dışarıdaki insanların sorunları olmayacak veya olsa bile artık sizi ingilendirmeyecek, on dakika sonra ne yapıyor olacağınız sizi ilgilendirmeyecek ve o zaman bir kahve içeceksiniz, camdan baktığınızda dağ ve denizi aynı zamanda göreceksiniz."

yukarıdaki zamanda dinlemeyeceğiniz ama arkada çalacak olan müziktir six seven times.""

"Lounge fm 102 sayesinde kesfettigim sarkilardan bir digeri. her dinledigimde Björk dinleyesim gelir, bu sarkinin benim icin boyle bir islevi vardir.


 Björk konusunda hemfikir değilim ama aynı şeyi düşünenlerin olduğunu görüyoruz Youtube'daki yorumlara bakınca.Anja "Sevebildiğim Sarışınlar" çeteleme bir tık daha atmama vesile oldu.Zor bir şey bu kendisini kutluyoruz...

26 Mart 2010 Cuma

Fanzin Sergisi

 

Fanzin Sergisi 11 Nisan 2010 tarihinde Ankara'da Araftafaray Kafe/Bar'da Fanzin Sergisi'nin ilki yapılacaktır. Yaklaşık 60 tane fanzinin ve 20 tane de Yeraltı temalı çalışmanın sergileneceği güne hepinizi bekleriz. Aynı zamanda o gün kes-yapıştır günü olup, hep birlikte fanzin çıkaracağız. Kes yapıştır için malzeme biriktirmeye şimdiden başlayın ve o gün "pritt"lerinizi yanınızda getirin.:)


Serginin tarihi ilgiye göre birkaç gün daha uzatılacaktır.

Araftafaray adres:

Konur sokak No: 11 Kat 3 Ankara

Ben orada olamasam bile Nükleer Sızıntı ve Yedek Parça orada olacak.Görüşmek üzere...
 Takip ve ayrıntılı bilgi için sizi şöyle alalım:  http://fanzinsergisi.blogspot.com/

16 Mart 2010 Salı

Aşktan Sonra Hayata Bağlanma Makinesi

Ben sussam iyi olacak Feridun yine bizi bize anlatmış ama sanki yine en çok beni anlatmış...Biraz daha naif olmalı bu akşam.
Keşke o makine gerçek olsaydı be abi...

9 Mart 2010 Salı

Şer


Gözlerini kapattığında istemsizce imajine ettiğin tüm ruhlara.
Korkutucu,acı çeken,sessizce çığlık atan cehennem ehline,ama işe bak yine de mutlular.
Güneş bile kapkara doğuyorsa boşver gitsin.Günü ne yapalım biz gecemiz şer olsun yeter!..
Bir şeyler yaklaşıyor dikkat et!

13 Şubat 2010 Cumartesi

Gereksiz Balık Bulanıklığı

Adına en yakışacak şekilde başlıyorum galiba sana ey blog.Kafamın içi gereğinden fazla kirli ve hepsinin aptalca kaydını tutmuşum,farkında olarak veya olmayarak...Şimdi hoparlörden odaya yayılan yumuşak kadın sesine akustik gitar eşlik ederken agresifliği korumaya ne gerek var diye düşünüyorum ister istemez.Ama kendini bilen insan bu hatalara düşmemeli,çekeceğini çektin.Ve senden af dileyeneleri affetmemen gerekiyor belki de.Zaman herşeyi en iyi bilendir demek istesemde içimdeki bu acımasız sevincin nedenini çözememek gereksiz bir gerginliğe vesile oluyor.Ayrıca bunlar benim cümlelerim değilmiş gibi hissetmemde bu gecenin can sıkıcılığını ikiyle çarpmama neden oluyor.Unutup yoluna devam etmek bu kadar kolay mı,artık hiç haber alamamak ondan.Bir tarafım "Bırak şimdi affetmeyi neler yaptın onu anlat o kadar özledim ki seni..." gibi abuk cümleler kurmak isterken delikanlı tarafım "Affetmek mi?Daha yeni başlıyor herşey,beter ol!" demek istiyor.En iyisi onun yapacağını yapmak ve cevap vermemek.O mail yokmuş gibi davranmak,o yokmuş gibi...Geceniz şer olsun!..